Benim yüzümden kimse korku duymadı, yoksulluk ve acı çekmedi, bahtsız olmadı. Tanrıların kötü gördükleri şeyleri hiçbir zaman yapmadım.
Kölelere kötü muamele etmedim ve ettirmedim. Kimseyi aç bırakmadım.
Kimseye göz yaşı döktürmedim.
Kimseyi öldürmedim ve kimsenin kahpece öldürülmesini emretmedim.
Kimseye yalan söylemedim. Hiçbir utandırıcı davranışta bulunmadım.
Zina etmedim. Yiyecekleri pahalı ve eksik satmadım. Terazinin dirhemi üzerine hiçbir zaman elimi bastırmadım. Teraziyle tartarken hiçbir zaman hile yapmadım.
Süt çocuklarının ağızlarından sütü uzaklaştırmadım. Hayvanları çalmadım.
Tanrının kuşlarını avlamadım.
Ölmüş balığı tutmadım. Hiçbir arkın suyunu başka yöne çevirmedim.
Ben temizim, temizim, temizim…”
Ölüler kitabı; Eski Mısır’da ölenlerin mezarlarına bırakılan, papirüslere yazılmış dua kitabıdır.
İnsanların barış içinde yaşadığı, sahip olduklarını eşit olarak paylaştığı, cinsiyet ayrımının olmadığı, Daha başka bir hayatın geçmişte yaşandığını ve tüm bunların binlerce yıl sürdürülebildiğini anlatan. Ayrıca bilimin objektif yaklaşımını da elden bırakmadan yolumuza ışık tut
Anadolu’nun Kadim Hikâyesi
İnsanların barış içinde yaşadığı, sahip olduklarını eşit olarak paylaştığı, cinsiyet ayrımının olmadığı, Daha başka bir hayatın geçmişte yaşanabilmiş olduğunu ve tüm bunların binlerce yıl sürdürülebildiğini anlatan. Ayrıca bilimin objektif yaklaşımını da elden bırakmadan yolumuza ışık tutan mükemmel bir film olmuş.
İdama giderken parkamı,botlarımı çıkarmayacağım Ölüm gömleğini giymeyeceğim Bir sigara yakacağım, üstüne bir çay içeceğim Rodrigo’nun gitar konçertosunu dinleyeceğim Urganı kendim boynuma geçirip sonra dönüp beni seyredenlere Ölen bedenimdir, düşüncem yaşıyacak diyeceğim … ! Öyle de oldu bu fotoğraftaki herkes öldü … ! Ama Deniz hâla yaşıyor … !
Bu dünyaya gelirken yaptığımız ilk şey ve onu terk ederken de yaptığımız son şey.
Breathe
Nefes Bu eski Sanskritçe sembolü, doğal olarak olanı yapmak için güzel bir hatırlatmadır. Bu dünyaya gelirken yaptığımız ilk şey ve onu terk ederken de yaptığımız son şey.
Breathe This ancient Sanskrit symbol is a beautiful reminder to do what comes naturally. It’s the first thing we do When we come into this world and the last thing we do when we leave it.
Sümerli öğretmen Ludingirra geçmişten bize sesleniyor:
(…) İlkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar, kentlerimizi yakıp yıktılar. Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız, hatta krallarımız tutsak oldu, ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu. Böylece kökü binlerce yıl öncesine dayanan kavmimiz yoruldu, dayanamayacak hale geldi. İçimize yavaş yavaş sızan yabancıların kucağına bırakıverdi kendini. Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler, sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı. Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da “biz yaptık, biz bulduk” diye övünmeye başladılar. Hep korkuyorum bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecek. Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Bir gün birdenbire aklıma geldi. Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişimizi, geleneklerimizi, ne kadar uygar olduğumuzu, gerek Sümerliliklerini unutmaya başlayan gençlerimize, gerek daha sonra gelecek kuşaklara neden yazılarımla bildirmeyeyim dedim ve yaşam öykümü yazmaya karar verdim. Böylece her tarafa, herkese, her çağa ulaşacağımı umut ediyorum.
Mesopotamian cylinder seal impression.
Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır. Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!
Sümerler bugünkü kültürün temelini kuran bir millet. Evveli yok. Çivi yazısını bulmuşlar ve yaptıkları her şeyi yazmışlar. Mimariyi onlar başlatmış. Kubbe, kemer ve kanallar yapmışlar. Bunlar, fevkalade hesap isteyen şeyler. Matematikte 6’lı sistemi koymuşlar. Bugün hâlâ kullandığımız saat, daire, üçgen hesaplamaları Sümerler’in 6’lı sistemiyle yapılıyor.[1]
Sağlık çok önemli. Kötüledi mi moralin bozuluyor. Yapacağın işleri yapamıyorsun. Gerçi ben artık yürümekte biraz zorluk çekiyorum. Dizlerimde sorun var. Yine de eski toprağım, pes etmem![2]
Bugün Noel Baba olarak kabul edilen yaşlı adamın gökyüzü tanrısının kötü kardeşi yeryüzü tanrısı olduğuna inanılır. 22 Aralık’ta onun bile iyi olmaya karar vererek kapı kapı dolaşıp hediyeler verdiği düşünülürdü.[3]
Ben bugün Ortadoğu coğrafyasında yaşanan tarih katliamına çok üzülüyorum. Tarih yok ediliyor, müzeler yok ediliyor. Ama bunu yapan Batı. Batı, Ortadoğu’daki cahil halkı kışkırtıyor. Müzelerdeki eserleri yağma ettirip kendi müzelerine katıyor. Bu yağmalama da terörün başka bir biçimi. Batı, para ve silah karşılığında bir coğrafyanın tarihini yok ediyor. Ve o medeniyeti de kendi medeniyetine taşıyor.[4]
Düşmanlarına karşı korkusuz ol. Cesur ve dürüst ol ki Tanrı seni sevsin. Daima doğruyu konuş. Seni ölüme götürse bile. Çaresizleri koru Ve yanlış yapma. Bu senin yeminin…. Bunu, (bu) tokat gibi daima yüzünde hisset. Şimdi bir Şövalye olarak kalk Ayağa ….
Bunu bir and gibi her gün tekrar edip, asla unutmadan yaşamalı günlerini insan …
“Okunan seksen bin ayet, Balıklar deryaya da hasret” Yani Allah ile baş başayız gözbebeğimizden daha yakın ama uzakta zannedip hasretlik çekiyoruz.
“Seyir seyir” içinde biz Allahı seyrederken Allah da bizi seyrediyor.
“Çarha döner göl içinde”. Biz dönerek ibadet ederken Allah her yerde bizimle.
“Hersin indir, Hezar eyle” yani hırsını dindir kendinle barış.
Tevhid: Allah’ın varlığına, tekliğine, tüm yetkin niteliklerin kendisinde toplandığına, eşi ve benzeri bulunmadığına inanmaktır. Bu inancı açıklayan Lâ İlâhe İllallah cümlesine kelime-i tevhid denir.
“hersin indir hezar eyle/hırsını dindir, kendinle barış” pir sultan dört kelimeyle öze dönüş haritasını çizmiş. Çarka dönen balıklar gibi dinledikçe esrikleştiriyor insanı…
Bu fotoğraf bireysel özgürlüğün kötü/kötüye kullanımına çok güzel bir örnektir.
Turtadan bir dilim alan insan özgürce kendi payını almıştır. Ve evet doğrudur hakkından fazlasını almamıştır belki, ama kendi payını alırken diğerlerinin kendi paylarını almalarını zorlaştırmıştır. Hatta adaletsizliklere neden olmuştur.
İşte kendi özgürlüğümüzü kullanırken diğerlerine zarar veriyorsak ve adaletsizliklere yol açıyorsak bu bireysel özgürlüğün kötüye kullanımı olur.
Ve bu turta fotoğrafı bunu çok iyi anlatıyor…
Bu yüzden “Adalet aritmetik değil, geometriktir.” Platon.