
‘’Korinth Sakinlerinden genç bir kız, tam evlilik yaşına gelmişken hastalanıp öldü. Gömüldükten sonra dadısı, kızcağızın hayattayken çok sevdiği ufak tefek eşyasını bir sepete topladı, götürdü mezarının üstüne koydu. Öyle açık havada uzun yıllar kalsın diye de üzerine bir kiremit kapadı. Tesadüf bu ya, sepet bir acanthus’un (*) tam köküne oturmuştu. Zamanla üstündeki ağırlık yüzünden ortası iyice ezilip büzülen acanthus kökü, bahara doğru yeşerdi, filizlendi. Filizler sepetin yanından uzayıp da üstteki kiremidin köşelerine takılınca kıvrılmaya, kıvrıldıkça da uçlarından helezonlar oluşturmaya başladı.
O sırada oradan mermer işçiliğindeki zarafeti ve titizliğinden ötürü Atinalıların Katateksitekhnos (kılı kırk yaran) lakabını verdikleri Kallimakhos geçiyordu ki, gözü mezara takıldı; üstündeki sepete ve çeperinde boy veren yapraklara, incecik dallara. Bu yepyeni ve çok hoş görüntüye hayran kalan Kallimakhos bunu Korinth sütunlarına uyarladı, orantısını kurdu ve o andan itibaren Korinth düzeninin mimarisinde geçerli olacak ilkeleri belirlemiş oldu.’’
(*) Acanthus Spinosus: Yapraklarının ana hatlarıyla Korinth sütun başlığının süslenmesine hayat veren bitki.
Kaynak: Vitrivius, ‘’Mimarlık Üzerine On Kitap
