KAM (ŞAMAN)

Gök Tanrı inancının en önemli aktörleridir Kam’lar.Kam,Şaman kelimesinin Türkçe karşılığıdır.Şaman kelimesininse her ne kadar Mançu-Tunguzlar tarafından kullanılmış olsa da Sanskritçe kökenli olduğu düşünülmektedir.Moğollar ise Bö demektedirler.
Kamlar bu inancın merkezinde yer alırlar.O yüzdendir ki bir çok uzman,bilim insanı bu inancı Şamanizm olarak nitelemişlerdir.
Kamlar şifacıdırlar.Diğer dünyalara yolculuk yapma yetisine sahiptirler.İnsanlar ile tanrılar ve ruhlar arasında iletişimi sağlarlar.
Kamlık eğitimle elde edilecek bir yetenek değildir.Kamlık Tengri vergisidir.Genellikle ırsidir.Kam olacak çocuk,ergenlik çağında hastalığı andıran bir nöbet ile bu yeteneğin kendisine bahşedildiğini fark eder.Titrer,kasılır,ağzından köpükler çıkardığı görülür.
Kendilerine bu yeteneğin bahşedildiği zaman bu histeri benzer krizleri ilerleyen dönemlerde,yönettikleri ayinler sırasında tekrar yaşarlar.
Çocuğa bu yetenek bahşedildikten sonra çocuk bir kamın yanına verilir ve o kam çocuğa kamlık eğitimi verir.Bu eğitimde ruhsal yolculuk,defin merasimi,kurban ritüeli gibi kamın yapması gerekenler öğretilir.
İlerleyen zamanda kendisini eğiten kam öldükten sonra genç kam ustasının bakırdan bir tasvirini yapıp elbisesinde taşır.Bu ustasının ayinlerine şahitlik etmesi amacını taşıdığı gibi zorlandığı yerde ona yardım edeceğine olan inancından kaynaklıdır.
Kadın kamlar erkek kamlar kadar yaygın değildir.Erkek kamların olmadığı yerde kadın kamlara başvurur.Kadın kamlar Moğolcadan gelen Udagan adıyla anılırlar.Ülgen’e yapılacak ayinleri kadın kamlar yönetmezler.
İlk kam hakkında çeşitli iddialar vardır.Kartal ile kadından doğduğu iddiası bunlardan biridir.Daha yaygın kabule göreyse ilk kama bilgiler,bizzat Erlik tarafından verilmiştir.Yeni kamlar Erlik’ten izin almadan görevlerini yapmaya muktedir olamazlardı.
Güçlü bir kamın ölmüş kamların ulu ruhlarından oluşan on kadar yardımcısı vardır.Henüz kamlık yapmaya başlayan bir kamın yardımcısı bir veya ikidir.Bu ulu ruhlar hem tanrılarla, Erlik’le aracılık eder,hem de kimi olayların sırlarını kama bildirirlerdi.
Bu ruhları(körmös)ululamak adına kamın elbisesi üzerinde taşıdığı ya da evin bir yerinde asılı duran(çaluu)tasvirine arak(içki) serperdi.Bu şekilde körmöslerin gönlünü alır,kendisine yardım etmelerini sağlardı.
Kimi kamlar ayin sırasında derin bir nefes alarak bu körmöslerden birinin bedenine girmesini sağlar.Kamın sesi değişir.Eğer bedene giren körmös bir hayvanın kılığındaysa kam o hayvanın sesini çıkarmaya başlar.Bu hayvanda genellikle doğan,kartal gibi kuşlar olur.
Kamlar görenleri hayrete düşüren hadiselere de imza atmışlardır.Bunlar ateşte çıplak ayakla yürümek,kor halindeki demiri yutmak,kaynar haldeki suyu tek hamleyle soğutmak.
Yakutlar kam ile birlikte ruhun eşi bir hayvanın dünyaya geldiğine inanırdı.Bu hayvan (İye Kul) kartal,geyik,ayı,kuğu ya da kurt olabilirdi.İye Kul kama 3 kez görünürdü.Kamlığa başladığında,ömrünün yarısında ve öleceğinde.İye Kul öldükten hemen sonra kam da ölür.
Gök Tanrı ise kama aletlerini yapması için hayat ağacını kullanması iznini verdi.Bu mite dayanarak her kamın bir ağacı oldu,o ağaçtan kam aletlerini yaptı.Bu ağaca zarar vermek isteyen kimse bunu başaramaz.Ağaç ancak kam öldükten sonra ,kuruyunca kesilebilir.
Kama özel giysi ve aletler vardır.Bunların başında kam davulu gelir.Genellikle kayın ağacından yapılan davullar kamın olmazsa olmazıdır.Derisi genellikle at derisinden gerilir.Deri üzerine gök,yer ve yeraltı dünyalarının tasviri çizili olur.
Kam davulunun tutacağında kuş,ya da insan tasvirleri oyulur.Davula kutsiyet atfedilir,taşınırken,saklanırken özen gösterilir.
Davul kamın transa geçmesini sağladığı için,ruhsal yolculuğunda kama bineklik de eder.
Davulun ritmi kimi zaman ulu ruhları çağırma,kimi zaman kötü ruhları kovma işlevi görür.Taze ölünün evinde çalınma sebebi de ölünün huysuzluk edip,ait olduğu yere gitmeyip eve dönmesidir.Ruhu davul ve tokmak arasına hapsedip ait olduğu yere gönderir.

Kam elbisesindeki detayın da mitolojik bir anlamı vardır.Taktığı ziller,baykuş tüylerinden kanatları kötü ruhlarla mücadelede yardımcı olur.Arkasında asılı 9 bebek Ülgen’in kızlarını temsil eder.Sırtında ise yer altı denizinin dev yılanları Yutpa ve Abra bulunur.

Yazar: Metin Aksüt

Merhaba; 1973 İstanbul doğumluyum. 1992 yılından bu yana Matbaacılık ve karton ambalaj sektörlerinde değişik görevlerde çalıştım. Şu an serbest olarak çalışıyor, hobi olarak ta blog yazarlığı yapıyorum. __________________________________________________________________________________________ Hi; I was born in 1973 at Istanbul. I have worked in several positions in the printing and cardboard packaging industries, since 1992. I am freelancing and blogging currently.

Yorum bırakın