Ağrıkesici

Meşhur Bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor.

Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor.

Hikayeye göre, Bayer’de çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de “Kendimi kahraman gibi hissediyorum” deyince.

bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını “Hero’in” koyuyorlar…
İlaç niyetine yasal satılan uyuşturucular dünya farmakoloji tarihinin bir parçası.
Meşhur doktorumuz Freud’un çocuk, genç, yaşlı demeden tüm hastalarına senelerce “kokain” yazdığı bilinen bir gerçek.

Çok iyi bir ağrı kesici özelliği olan ilaç; kanser ve tüberküloz hastaları üzerinde, savaşta yaralanan askerlerde ve hatta soğuk algınlığı etkilerini azaltmak için hiçbir yan etkisi olmadığı belirtilerek uzunca bir süre piyasada kalmıştır.

Eroin, afyondaki morfinin sentezlenmesi ile üretiliyordu. Osmanlı İmparatorluğu ise dünyanın en büyük afyon üreticilerindendi.
Bu afyondan üretilen morfin, ‘yüksek kalite’ olarak nitelendiriliyordu. Osmanlı İmparatorluğu, bu dönemde Avrupa ülkeleri ile afyon ticareti yapmaktaydı.

Osmanlı’dan alınan afyonu, Belçika, İngiltere ve Hollanda gibi ülkeler Uzak Doğu’ya pazarlıyordu.

Eroinin pek de masum olmadığı anlaşılınca önce Amerika’da, sonra da Avrupa’da ticareti yasaklandı.

1912 yılında Lahey Afyon Sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanıp,

eroin üretimi tamamen yasa dışı ilan ediliyor. İngiltere afyon üretimine sınır getirilse de, satışına getirilmemesi
için ne kadar dirense de kararı değiştiremiyor.
Osmanlı, uluslararası afyon ticaretine yasaklar getiren 1912 Lahey Afyon Sözleşmesi ve

1914 tarihli ek protokole imza atmadı.
Sevr Anlaşması ile konu Osmanlı’yı da bağlar hale geliyor ama Anadolu’da hiçbir yasal düzenleme yapılmıyor ve Anadolu dünya afyon ticaretinin merkezi haline geliyor.

Eroin ve afyon 1925’te tüm dünyada yasaklanır İstanbul’da 3 tane ‘eroin fabrikası’ kurulur.
1926 yılında açılan ilk fabrika Taksim’deydi, sermaye ise Japon’lara aitti.

Japon girişimciler, 1926 yılında o dönem harap haldeki Taksim ‘Mecidiye Kışlası’nı afyon sentezleyerek

uyuşturucu üreten bir fabrikaya çevirdiler. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurucularından Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman, ‘Keyf Veren Zehirler’ kitabında Japon fabrikasındaki işçilerin zamanla birer eroinmana dönüşmesinden şöyle bahsetmiş:

uyuşturucu üreten bir fabrikaya çevirdiler. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurucularından Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman, ‘Keyf Veren Zehirler’ kitabında Japon fabrikasındaki işçilerin zamanla birer eroinmana dönüşmesinden şöyle bahsetmiş.

”İlk eroinmanlar bana Japon fabrikasından geliyordu. Türk amele… Fabrikaya sapasağlam giren bu Türk amele yaparken koklamaya mecbur oldukları eroin tozu yüzünden yemeden içmeden kesiliyor, günden güne zayıflıyor, ayakta duramayacak hale geliyor,

Valeryana düşkün kediler gibi mutlak o kokuyu arıyor, uyuşuk ve tembel bir adam oluyor, nihayet altı yedi ay sonra patron sen hastasın diye on para tazminat vermeksizin suyu alınmış limon kabuğu gibi kapı dışarı atıyordu…” (Mazhar Osman (Uzman), Keyf Veren Zehirler, 1934.)

1929’da ikinci eroin fabrikamız, Eyüp’te Haliç kenarına kuruluyor. Adı; “Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye”

Aynı yıl İstanbul’daki son fabrika Kuzguncuk’ta
“Türk ecza-yı tıbbiye ve kimyeviye şirketi” – TETKAŞ – adı altında kuruluyor.

Bu yıllarda, Türkiye’nin 27 sanayi kuruluşu var ve bunlarının tamamının yıllık karı 2 Milyon TL düzeyinde seyrederken, eroin fabrikalarımızın cirosu 15 Milyon TL.

1930’da bu fabrikalar 1,5 milyon bağımlının ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede;

aylık yaklaşık 3-5 ton eroin üretmiştir.

Dışarıdan tüm Dünyadan gelen ambargo tehditleri, yasal zorlamalar, dayatmalara rağmen Türkiye üretime devam ediyor, 1930’a gelindiğinde dünya gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü uyuşturucu satıcısı olarak resmediliyor

Şubat 1930’da New York’ta yakalanan Alesia isimli bir gemide Türkiye’den yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiyor.
ABD New York Belediye Başkanı La Gardia Türk malları için bir yasa tasarısı veriyor.

10-12 milyon nüfuslu Mısır’da 30-40 bin kişinin Türkiye’den kaçırılan uyuşturucu yüzünden öldüğü belirtiliyor.

”Overdose Türkiye” adlı, İstanbul’daki eroin fabrikalarını konu alan kitabın yazarı Cengiz Erdinç fabrikaların kapatılışını şu şekilde özetliyor:

”1933’te eski bir asker olan General Sherril Türkiye’ye elçi olarak atanıyor. Mustafa Kemal’in biyografisini yazıyor ve sağladığı bu yakınlık sayesinde kabinede en güvendiği adamların bu işin içinde olduğunu anlatıyor.

Bir gecede bir yasa çıkarılıyor ve Mustafa Kemal kabineyi toplayarak ertesi gün şu açıklamayı yaptırıyor; ”Eroin fabrikaları kapanmıştır. uluslararası anlaşmaları imzalayacağız.” Mustafa Kemal’in iradesine rağmen meclis direniyor.

Karar Halk Fırkası’ndan geçiyor ama mecliste bir yıl boyunca yasa hazırlanamıyor. ”Afyon lobisi” 1933 yılında Mustafa Kemal’e bile direnecek güce sahip. Ancak Mustafa Kemal’in ısrarları ile fabrikalar kapatılıyor.

8 sene gibi bir süre kendini gösteren legal eroin fabrikaları kimileri için Türk ve Cumhuriyet tarihindeki bir lekedir, kimileri için ise Osmanlı’dan geriye kalan yüksek faizli borçların kapatılmasında en önemli faktördür.

Devlet eroinin ve morfinin zararlı olduğunu bilmiyor muydu? O zamanki toksikoloji biliminin tedavi yöntemlerine göre, eroin bağımlılığı morfin ile, morfin bağımlılığı ise eroin bağımlılığı ile tedavi ediliyordu.

Yani bu iki bağımlılık yapıcı ilaç da bir nevi aspirin gibiydi. Zararları o zamanın tıbbi şartlarıyla ayırt edilebilir değildi bu sebeple Cenevre Sözleşmesinden (1925) önce reçetesiz olarak rahatlıkla satılabiliyordu.

sentezlemeden sonra kalan posadır ”asetil salisilik asit”biz ona aspirin deriz…

Cenevre Sözleşmesi ile tüm dünyada -Türkiye hariç- eroin yasaklandığında sebep olarak bilimsel bir gerçeklik ortada yoktu, yasaklanmanın tek sebebi kitlesel ölümlerdi.

Kaynaklar;
https://t.co/KBYE5F3f46
https://t.co/y4Su4GANLS
https://t.co/f3HojwCt09
https://t.co/EpZGDx2dRQ
https://t.co/4O75no4jL2
https://t.co/FwHRb0x9HS
https://t.co/iLuEKiu4CS
https://t.co/kKwQ2qTk5S
https://t.co/kChVpKtmq7
https://t.co/dTwHxQwhYr

Kapheros@sigaramcamel tvitter hesabından alıntıdır.

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

Yazar: Metin Aksüt

Merhaba; 1973 İstanbul doğumluyum. 1992 yılından bu yana Matbaacılık ve karton ambalaj sektörlerinde değişik görevlerde çalıştım. Şu an serbest olarak çalışıyor, hobi olarak ta blog yazarlığı yapıyorum. __________________________________________________________________________________________ Hi; I was born in 1973 at Istanbul. I have worked in several positions in the printing and cardboard packaging industries, since 1992. I am freelancing and blogging currently.

Yorum bırakın