Joplin Texas’ta Thomas Jefferson Lisesi’ne gidiyor. Erkek gömlekleri, taytlar ve mini etekler giydiği için kendisiyle alay ediliyor. Kendisine “domuz” deniyor. Hafif meşrep olduğu söylenerek küçümseniyor. Son sınıfta içki içmeyi seven sert kız olarak biliniyor. Blues aşkı, Billie Holiday ve Bessie Smith gibi müzisyenleri çok sevmesi nedeniyle, ırkçılıktan tamamen uzak bir tutum içinde olması (okulun genel havasının tersine), dışlanmasına yol açıyor. Tüm bu nedenlerle çoğunlukla derslere girmiyor ve sadece mezun olmaya bakıyor. 1963’te sanat çalıştığı University of Texas, Austin’deki bir kampüs oylamasında, kendisini “yılın en çirkin erkeği seçiyorlar”, zalimce. Artık Texas’tan gitmek istiyor ve San Francisco’ya geliyor.
Joplin resim yapmayı, okumayı ve şiir yazmayı seviyordu. Meşhur Dick Cavett Show’a, oyuncu Raquel Welch ile çıktığında, Welch’i Fitzgerald okuma konusunda yüreklendirmesi ilginç bir anekdot.
1969’daki bir Dick Cavett Show’da Janis Joplin’e gidip kimi dinlemek istersin, favorilerin kim… gibisinden bir soru sorulunca, Tina Turner diye yanıtlıyor. Bir sessizlik oluyor, ikinci defa tekrar etmek zorunda kalıyor, yani Dick Cavett Tina Turner’ın kim olduğunu bilmiyor ve bu cevap karşısında afallıyor.
Evet Tina o dönemde çok ünlü değil, yine de bir televizyoncu için skandal bence. Janis, gerçekten de 27 Kasım1969’da Madison Square Garden’da Tina’yı izlemeye gidiyor, daha doğrusu Ike ve Tina revü grubu, Rolling Stones konseri öncesinde alt grup olarak çıkıyor. Bu konser açılışının sonunda Janis dayanamayıp sürpriz biçimde sahneye fırlıyor ve Tina ile birlikte düet yapıyorlar. İlginçtir, bu düetin videosu hiç bir yerde yok. Bu düetin aşağıya eklediğim bir diğer resmi ise 2000’de Clinton’a hediye ediliyor ve haberlere göre o fotoğraf Beyaz Saray’daki Music Room adlı bir odanın duvarında halen asılı duruyor.
Bir başka anekdot: Janis Joplin ve Jim Morrison iyi içki içen bir ikili. Ama Janis, Morrison’ın uygunsuz davranışlarından rahatsız oluyor. Yapımcı Paul Rothchild’in verdiği bir partide, Morrison’ın kendisine asılmasından iyice rahatsız oluyor. İlişki teklifini son derece tatsız ve ısrarlı biçimde sürdürmesi üzerine Morrison’ın kafasında bir “Southern Comfort” şişesi kırıyor. Morrison bayılıyor. Janis “Southern Comfort” marka içkiyi (viski tadında meyve ve baharatlı bir alkollü içecek) o kadar seviyor ki markaya hizmetlerinden ötürü firma bir keresinde kendisine bir kürk manto hediye ediyor.
Joplin’in idolu ve kendisini en çok etkileyen müzisyen Bessie Smith’tir, nâm-ı diğer “Blues’un İmparatoriçesi”. O derece ki arkadaşlarına Smith’in bir reenkarnasyonu olduğuna inandığını söylüyor. Bessie Smith, 43 yaşında bir araba kazasında öldükten sonra, O’nun belli belirsiz bir mezara gömüldüğünü duyunca çok sinirleniyor ve üzerinde “Dünyanın En Büyük Blues Şarkıcısı Asla Şarkı Söylemeyi Bırakmayacak” yazan bir mezar taşıyla Smith’in kabrini ihya ediyor.
Joplin 26 Mayıs 1969’da Newsweek dergisine “Blues’un Yeniden Doğuşu” başlığıyla kapak oluyor. Aslında Nisan’da kapak olması düşünülmüş ama Başkan Eisenhower’ın ölümü nedeniyle Mayıs’a kalmış.
Joplin’in 1968’de satın aldığı Porsche 356 (üzerinde meşhur saykedelik desenler olan araba) 2015’teki bir açık artırmada 1.76 milyon dolara satılıyor. Aslında bir arabaya bir ünlünün sahip olması genelde aracın değerini çok artıran bir olay değilmiş ama Janis’in durumunda bir istisna oluyor ve 1.76 milyon dolar ile bir Porsche 356 için bir açık artırmada ödenmiş en yüksek rakam rekoru kırılıyor.
Kafasında şişe kırdığı Jim Morrsion, Joplin’den 9 ay sonra, Jimi Hendrix ise Joplin’den sadece 3 hafta önce ölüyor ve evet üçü de 27 yaşında.
Öldükten sonra, Janis’in külleri Pasifik Okyanusu’na savrulmuş (ve Stinson Beach boyunca).
Uğur Kömeçoğlu ndan alıntı
Bunu paylaş:
Cogito Ergo Sum 